Asıl olan herkesin bulunduğu konumda en iyi hizmeti sunmasıdır. Memur en iyi yazıyı yazmalı, yönetici en iyi koordinasyonu sağlamalı, mühendis en iyi aracı geliştirmeli, sivil toplum yöneticileri üyelerinin sosyal, özlük ve mali haklarının iyileştirmeye çalışmalıdır. Aksi takdirde bulunduğunuz makamın imkânlarını kişisel çıkarlarınız için kullanarak, hatta üyelerin sırtına basarak yükselmek, toplumumuz nezdinde kabul görmeyen bir davranış olsa gerek.
Bazı delege adayları saf ve temiz duygular ile aday olmuş olabilir; fakat kendilerine biçilen bir görev vardır. Bu görev, Sayın Talat YAVUZ’un isminin önünde bulunan bilumum makam, mevki, şan, şöhret ve rütbeler kendisine yetmiyormuşçasına şimdi birde İlksan Genel Başkanlığı ünvanını verme görevidir. Bir Erzincan türküsünün dizelerinde geçen; “Bütün dünya senin olsun; bir dost, bir post yeter bana.” Sözleri kanaatkârlığı ne de güzel özetliyor.
Külfette, mücadelede, emekte ve fedakârlıkta hep beraberiz de; nimete gelince niçin hep birkaç kişinin ismi geçiyor? Yüz binlerce üyesi olan sendikamızın içinde İlksan Genel Başkanlığına layık çok değerli arkadaşlarımız varken, bu arkadaşlarımızın içerisinden birisini bulamadınız için mi hep aynı kişi etrafında dönüp duruyorsunuz?
Milletimizin iradesine baskı ve dayatmalar 1960’da başladı, 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat ile devam etti. 15 Temmuz’da ise bu aziz Milletimiz iradesine sahip çıkarak, özgürlüğüne ipotek konulamayacağını tüm dünyaya ilan etti.
Seçimin yaklaşıldığı bugünlerde Okul müdürlerine baskı yapılarak öğretmen ve memurları iletişim kanalları, sosyal medya araçları ve çeşitli organizasyonlarla zorlanmasının takdirini kamuoyuna bırakıyorum. İnsanların ne zaman nerede ve ne yapacaklarına sizlerin karar vermesi, ne haddinize ne de yetkinizedir. Bu baskı ve dayatmalar karşısında eğitim emekçileri sessiz kalıyorsa asaletlerindendir. Ha beyler şunu da çok iyi bilin ki, baskı ve dayatmalar eski Türkiye’de kalmıştır.
Hani biz dayatmalara ve baskılara karşıydık. Sivil itaatsizliği bunun için başlatmadık mı? Böylece birçok kazanımlar elde ettik. Öyle değil mi? Eğitim-Bir Sen’in kuruluş felsefesinde ilkesellik vardır. Bizim davamızda kişisel çıkar, hırs ve menfaat asla yoktur. Bizler dava erleriydik. Ne oluyor beyler bize? Yoksa çıkar ve menfaatlerinizin esaretine mi düştük? Yüce Kitabımızdaki İsra Suresinin 37. ayeti bu durumu ne güzel açıklıyor: “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.”
Değişen eğitim modelleri ile birlikte sistem içerisinde en kritik görevleri çalışkan, fedakâr ilkokul öğretmenleri ve memurları yürütmektedir.
Eğitim emekçileri 19 Haziran 2021 günü hür vicdanları ve özgür iradelerini sandığa yansıtacaklardır. Hadi hayırlısı, tüm eğitim emekçilerine selam olsun. Yıldırım Demirci den alıntı
Yıldırım Demirci