Türk Eğitim Sen şube kongre süreçlerinde olağan dışı şeyler yaşanmaya devam ediyor. Bir çok şube başkanı seçim süreçlerine müdahale edildiğini sürerek istifa etti. Samsun, İstanbul 4, İstanbul 5 nolu nolu şubelerin ardından İstanbul 2 nolu şube kongre sürecinde de sıkıntılar yaşandığı ortaya çıktı.
İstanbul 2 Nolu Şube Başkanlığına aday olan Hüseyin ZORBA sosyal medyadan yaptığı açıklamayla süreci deşifre ederek, Genel Merkeze ve Genel Başkan Talip GEYLANa zehir zemberek sözlerle yüklendi.
İşte Hüseyin ZORBANın o açıklaması:
TÜRK EĞİTİM SEN İSTANBUL 2 NOLU ŞUBE KONGRE GERÇEKLERİ
Türk Eğitim Sen 2 nolu şubede kongre sürecinde olanları kısaca ve yalın bir dille dile getirmek artık kaçınılmazdır “Mücadele edenler her daim kazanamazlar ama kazananlar hep mücadele edenlerdir”
şiarı ile çocukluk ve gençlik yıllarımızdan itibaren Ülkü denen bir nazlı geline sevdalandık ve bu uğurda Türk Milletinin,vatanının ve Türk Devletinin dertleriyle dert edindik ve bu uğurda bir nefer
olduk.
Bu nedenle de Türk Milleti davasına hizmet eden sivil toplum kuruluşlarında yer aldık ve hep mücadele içinde olduk ve var olmaya da son nefese kadar devam edeceğiz. Meslek hayatıma
başladığım ilk yılda da Türk Eğitim Sen’e üye oldum.Her çeşit kademesinde görev alarak hatta ücretsiz izine ayrılarak yorulmadan bıkmadan ,gururla heyecanla eğitim çalışanlarının sorunları için mücadele ettim onların sorunlarını kendi sorunum gibi görüp dertlendim ve uğraş verdim.
Son günlerde tavatür olarak ortalıkta dolanan olayların gelişimine gelince; Şubemizin 7. Olağan Genel Kurulu öncesi şube başkan aday olma kararı aldıktan sonra Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip GEYLAN’ı arayarak kararımı bildirdim. Kendisi bu kararı büyük bir sevinç ve mutluluk ile karşıladığını tarafıma bildirdi.
“Sendikacılık hakkı tutup kaldırma mücadelesidir” ilkesiyle yola çıkarak 20 yıllık başkanlık yapmış bir kişinin başkanlık yapamadığı, insanlara ulaşamadığı ,milletin derdiyle ilgilenmediği ve yorulduğu ,alanlarda olmadığı için yeni bir değişim, yeni bir heyecan ve sendikamızın hak ettiği yönetim tarzına yakışır şekilde yönetilmesi için yola koyulduk. Bu müthiş yol hikâyesinde üyelerimizin, arkadaşlarımızın ve dostlarımızın o kadar desteklerini gördüm ki son iki aydır gecemizi gündüzümüze katacak kadar çalıştığımızda o kişilerin gözlerindeki inanç, yüreklerindeki inanmışlık ve sevgi ile yolumuza daha güçlü ve yorulmadan devam ettik.
Bu birliktelikten öyle bir takım ve ruhu oluştu ki o sinerjinin önünde durmak artık imkânsızdı. Biz bu duygu ve düşünceler ile çalışmalarımızı yapıp 16 Ekim 2021 günü delege seçimini tamamladık. İşte her ne olduysa bundan sonra oldu. Muhtemeldir ki bizim oluşumumuzun delege seçimini kazanamayacağını düşünen Şube Başkanı Halil İbrahim ÇAKMAK ve Genel Başkan Talip GEYLAN , delege seçimlerinden sonra kendilerinin bizzat içinde olduğu ve inisiyatif alarak yaptırdığı operasyonla sendika başkanlığına aday olmamam ve kongreye katılmamam için her türlü girişimi yaptılar. Hatta ve hatta delege seçiminden 12 Kasım 2021 gününe kadar telefonlarıma bile cevap vermeyen Talip GEYLAN en son görüşmemizde konuşacak kelime bile bulamamış ve bir başkan liderde olması gereken özellikleri sergileyememiş sadece telkinlerde bulunmuştur.
Daha sonra bu yola beraber çıktığım dava arkadaşlarım ile yaptığım istişareler sonucunda haklı gerekçeler ile seçimlere girmemeye karar verdim. 13 Kasım 2021 Cumartesi günü mevcut şube başkanı 112 delegenin çoğunluğu sağlaması için gerekli olan 57 delege sayısını bulmayı bırakın yanına bile yaklaşamadığı için seçimler 20 Kasım tarihine ertelendi. Tüm bu bilgiler ışığında; Kendini bir şube başkanı olarak gören, birlikte mücadele ettiği fakat “Artık değişim olmalı” diye kendi tercihlerini söyleyen, ona oy vermeyeceklerini beyan ettiği için mesai arkadaşlarına her türlü iftirayı atan, kendisine oy vermek istemeyen herkese bir kulp takan , 13 Kasım’da yapılan kongrede TEK BAŞINA başkan adayı olarak seçime girmesine rağmen seçilemeyecek kadar meşruiyetini yitiren, şapkasını önüne koyup “20 yıldır ne yaptım ki şimdi ne yapacağım? ” diye kendi öz eleştirisini yapamayan ve “Benim emekliliğim geldi sendikadan emekli olmalıyım, beni iki sene idare edin” diyecek kadar sendikacılığın ilkesi ile ters hareket eden Halil İbrahim ÇAKMAK’ın başkanlık yapacağı bir yerde sendikamızdan eğitim çalışanlarının sorunlarını çözmeyi beklemek sadece hayalperestlikten öte geçemeyecektir.
30 yıldır sendika başkanlığı yaptığını zanneden bu kadar delegeye iftira atan ve attığı iftirayı bizzat kendisi yapan ve yaptığını da kabul edecek kadar ne söylediğini bilmeyen Hanefi BOSTAN’ın eğitim çalışanlarının sorunlarını çözmeyi beklemek sadece hayalperestlikten öte geçemeyecektir.Bu kadar delegenin teveccühünü kazanmış, sendikaya güç katmak ve üyeleri için yola çıkmış başkan adayının telefonlarına dahi bakmaya cesaret edemeyen bir genel başkanın ve genel başkan yardımcılarının olduğu bir yerde; şubemizi ve sendikamızı daha güçlendirme gayesiyle karar aldığım şube başkanlığında ısrar ederek ,yaşanan son olayları da değerlendirerek üyelerimize, yol arkadaşlarıma ve teşkilatıma daha da zarar vermeme adına , almış olduğum terbiye ve ahlaktan dolayı 20 Kasımda yapılacak kongrede delegelerin çok büyük desteğini almamıza rağmen başkan adaylığına aday olmayacağım. Bu yolculuk sürecinde çoluk çocuğuyla oy vermeye gelen, hasta yatağından kalkıp oy vermeye gelen ve gelemeyerek telefonla desteğini veren, sandıkları gezerken beni gördükleri yerde bana inançla sarılan kucaklayan; her daim yanımda olan bir telefonumla kalabalık kitleler halinde buluşan,bu yapılan haksızlıkları görüp dimdik tepki göstererek seçime gitmeyerek tek başına seçime girip seçimi kazanamayan başkana ders veren delegelere ve canla başla mücadele eden dostlarıma teşekkür ederim.Bir gün yukarıda bahsettiğim şahısların yönetim tarzından TÜRK EĞİTİM SEN kurtulacaktır.
Şimdiye kadar yapmış olduğum mücadeleden pişman değilim ve olmayacağım.Saygılarımla
Hüseyin ZORBA
ajanskamu