Bizim bakanlıkta yöneticiler değişiyor usul erkân hep aynı kalıyor. Döneme damgasını vuran, taşları yerinden oynatan eski bakanlardan Ömer Dinçer, bugün de sorun olarak varlığını sürdüren okulların ekonomik imkansızlıklarına, okul yöneticilerinin OAB marifetiyle fiili durum oluşturarak bağış üzerinden çözüm üretmesi üzerine "Ben bakanım benim sözümü nasıl dinlemezler" diyerek soruşturma açması üzerine ben de müdür yardımcısı olarak bu soruşturmalardan nasibimi almıştım.
Yazımızı okuyan işin içerisindeki arkadaşlarımızın "Yıllar sonra bu örneği niye veriyorsun?" diyen bakışlarını görür gibiyim. Elbette derdim Sayın Dinçer 'i yeniden eleştirmek değil. Buradan hareketle o gün yaşadığımız travmanın benzerini bugün yaşayan yönetici arkadaşların serzenişine tercüman olmak niyetim.
Dün bir çok okul müdürü arkadaşın mesajı ile Ömer Dinçer zamanında yaşadığımız soruşturma usulü yüzünden yaşadığım travma geldi aklıma. Tüm yöneticiler olarak ifade vermek için hepimiz aynı saatte bir okula davet edilmiştik. Sırasını bekleyen suçlular(!) olarak o gün yaşadığımızı bugün bakanlık tarafından zamansız gönderilen paranın harcamasını yapamayan okulların yöneticileri, verilecek üç beş bin TL için aynı anda dört beş ilçe olarak yine aynı saatte bir okula davet edilmeleri. Yetmezmiş gibi harcama evraklarının ibrazı için bir şube müdürüne yönlendirilmeleri..
Şimdi bu yanlışın neresini düzeltelim. Yaz tatilinde gönderilen paranın usulüne uygun harcama yapılabilmesinin imkansızlığını mı, bu şekilde bir muamelenin onur kırıcı olduğunu mu yoksa -amiyane tabirle- çıkardığımız sesin ürküttüğümüze değip değmeyeceğini mı? Ya da ya da…
Etmeyin diyoruz olmuyor, yapmayın diyoruz duyulmuyor. Seçenekler tükenmek üzere.. Tuz da kokmadan bu iş tutuş biçimine bir an önce son verilmelidir. Okul yöneticisi hiç kimsenin ne dolgu malzemesidir ne de marabası. Artık devletin zamansız işlerini WhatsApp üzerinden talimatla yönetme yanlışına bir an önce son verilmelidir vesselam!..
İdris Şekerci
EBS İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı