Liyakatsiz kadrolar binlerce çocuğu öğretmensiz bıraktı
Bakanlık bu zamana kadar 6 bin 4 okulun açıldığını belirtirken öğretmen atamalarında sadece 3 bin 268 kontenjan ayırdı okul öncesi öğretmenlerine!
Yine rakamlar üzerinden gidelim.
Açılan 6 bin 4 okulla beraber minimum sınıf sayısı da 30 bine çıkmış oldu.
Peki 3 bin 268 atama yeterli mi bunca sınıf için?
Elbette değil!
WhatsApp Grubumuz İçin TIKLAYINIZ
Bakanlık ballandıra ballandıra anlatıyor bu projeyle beraber okullaşma oranı yüzde 95’e çıktı diye.
Boş binalar yapmakla övünen bir bakanlık!
Zaten AKP bu zamana kadar ne yaptıysa hep dış görüntüyle göz boyadı.
Yaptıklarının hepsinin içi boştu!
Okullaşma oranıyla atama farkını bakanlık nasıl kapatıyor dersiniz?
Tabii ki ücretli öğretmenlikle!
Atama yapacaklarına üç kuruş paraya ücretli öğretmenlerle günü kurtarma derdindeler.
Bunca sene emek harcayıp, ter döküp atama bekleyenlerin hayal kırıklığı ise bakanlığın hiç mi hiç umurumda değil!
Anaokulu öğretmenlerinin bir diğer sorunu ise alan dışı atamalar!
Öğretmenler alan dışı atamanın önünü açan TTK-9 Nolu düzenlenmesinin de kaldırılmasını istiyor, neden mi?
Açıköğretim Fakültesi Çocuk Gelişimi mezunları kendilerinin yerine atanabiliyor bu düzenleme nedeniyle!
Açıköğretim Çocuk Gelişiminde şu an 190 bin öğrenci var, yıllık mezun ise 32 bin!
Öğretmenler, Türkçe ve Matematik bölümlerinde olan ayrımın kendi alanlarında da uygulanmasını talep ediyor.
Okulöncesi mezunları, Türkçe Öğretmenlerinin ortaokul 5-8. Sınıf derslerine, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenlerinin ise lise 9-12.sınıf derslerine girdiklerine dikkat çekiyor.
Kendi alanlarında da böyle bir ayrım istiyorlar.
Neresinden tutsan elinde kalan bir sistem!
Olmuyor, yapamıyorlar!
Kurdukları sistem sürekli mağdurlar yaratmak üzere!
Ve bu mağduriyetleri gidermek anlamında elle tutulur, ciddi hiçbir adım atmıyorlar!
Sorunları yaşayanlar kendileri olmadığı sürece insanların ne yaşadıklarıyla ilgilenmiyorlar!
Duvarda açtığınız gedik yama tutmuyor beyler!
Liyakatsiz, işin ehli olmayanların geldiği makamlardan sorunlara çözüm bulmalarını bekleyen bizlerde mi acaba hata?
Tolga ŞAHİN/ Yeniçağ