Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Atıf ALA, dün Sözcü Gazetesinde hakkında çıkan iddialara sosyal medya hesabı twitter üzerinden cevap verdi. İşte Sözcü yazarı Sultan UÇAR'a verilen cevap!
1- Hakikati bulmak, doğruyu aramak, bir hakkı savunmak için değilse ne için yapılır habercilik? Muhatabına sorulmamış bir sorunun yanıtını masa başında ve kendi önyargılarınızla vermek için mi?
2 - Her türlü dayanaktan yoksun iddialarınızı somut ve kesin gerçeklik olarak lanse etmek için mi? Kişisel ve ideolojik tercihlerinizle uyuşmayan insanların kendi liyakatleri ile bulunduğu makamları hak edilmemiş ve tavassutla elde edilmiş "ganimetler" olarak göstermek için mi?
3- İnsanların doğal olarak sahip olduğu ve vazgeçemeyecekleri özellikler üzerinden onları yargılama kolaycılığı ile suçlamak için mi? Söyler misiniz Sultan Hanım, hangisi için?...
4- Oysa çok basit yanıtları var kafanızdaki soruların. Haberinizde iddia ettiğiniz "dokunulamaz makamlara" her vatandaşımızın istediği an ulaşabildiği rahatlıkla ulaşabilir, sorularınıza gerekli yanıtları alabilirdiniz.
5- Yapılması gereken herşeyin hak kavramı ve hukuk nosyonu içinde yapıldığını ve bunun dışına çıkan her türlü iş ve işlemin denetim ve ceza süreçlerine tabi tutulduğunu öğrenebilir; yalan ve iftiraya dayalı haber metninizden ve dahası habercilik anlayışından vazgeçebilirdiniz.
6- Ama derdiniz gerçeği bulmak, söylemek ve yaygınlaştırmak değil de; ahlaki, insani ve mesleki ilkelerinizin yok edilmesi pahasına da olsa gündem oluşturmak olunca aksini yaptınız.
7- Ulaşmak istemediğiniz, ulaşmak için hiçbir çaba sarf etmediğiniz insanları "dokunulamaz" olarak nitelendirip karalama çabasına giriştiniz. Gerçekte ise karaladığınız şey, yalnızca mesleki geçmişiniz ve maalesef karakteriniz oldu, oluyor. Yazık...
Peki Sözcü yazarı Sultan UÇAR'ın iddiası neydi? İşte Sözcü yazarının 27 Mart 2020 tarihli köşe yazısı...
Atatürk’e ihanete susmanın bedeli…
Kurtuluş Savaşı'nda dahi kapanmayan okullar, koronavirüs salgınında zorunlu kapatıldı. Teknoloji çağında, 18 milyon öğrenci evde oturtulmayacaktı. Uzaktan eğitim Ziya Selçuk'un ilk dersiyle başladı. Bakan, velilere sürekli virüsten bahsederek çocuklarda travmaya yol açmama uyarısı yaptı. İlk teneffüste animasyonlar yayınlanınca, Türkiye travmaya girdi. İdam sehpası kurup, Menderes'i astılar. İlahili cihat çağrıları ile kafalar kesildi. Koronavirüsün alt üst ettiği psikoloji, MEB animasyonlarıyla dibe vurdu.
6 AY ÖNCE HAZIRLANDI
Veliler, ‘Çocuğuma okulda ne öğretiliyor?' dehşetine düştü. Ziya Selçuk, bir haftada 3 yeni kanal kurup içerik hazırladıklarını, denetimden kaçan birkaç dakikalık görüntüleri onaylamadığını, çocuklara izlettirilmesini doğru bulmadığını ve üzüntüsünü paylaştı. Oysa, görüntüler söylediği gibi bir haftada hazırlanmadı. Koronavirüs ortada hiç yokken, 6 ay önce Ekim 2019'da EBA güncellendi. 153 ilkokul, 113 ortaokul, 71 din öğretimi ve bin 195 mesleki eğitim dersi olmak üzere, toplam bin 532 dersin içeriği EBA'ya yüklendi.
İLK TUZAK SECDEYDİ
EBA'nın bu son güncellemesinden 2 hafta sonra Atatürk'ün 81. Ölüm yıldönümüydü. EBA Virüsleri, 10 Kasım'da harekete geçti. Aynı anda 21 ilden, öğrencilerin Atatürk Büstlerine secde tapınma görüntüleri yayıldı. Tepki çeken kareografinin yapıldığı 50'ye yakın okul müdürü ve öğretmen açığa alındı. Gerçeği, sözcü.com.tr ortaya çıkardı. Anmalar için EBA, bu görüntüleri örnek göstermişti. MEB'de çöreklenen Cumhuriyet karşıtı yapılar, Atatürk'ün manevi şahsiyetine ihanet ederken, Başöğretmenin koltuğunda oturan Ziya Selçuk sustu. İhanet, sümenaltı edildi.
ZİYA ÖĞRETMEN ASILDI
Oysa, MEB'deki virüsler koronadan tehlikeliydi. Uzaktan eğitimin ilk gün çok izleneceğini biliyorlardı. İdam sehpasına Menderes'i çıkarıp, Ziya Öğretmeni astılar. Bu yapıyı çözmek için EBA'yı çözmek yetmez. Tarikat, cemaat, parti, sendika, hısım akraba derken bir güç savaşı arenasına dönen MEB'de, belki de en zayıf halka Ziya Öğretmendi. Gerçeğin şifresi, 9 yıl önce 8.5 milyar TL bütçeyle yola çıkılıp, 3.4 milyar TL zararla çöpe giden Fatih Projesi'nde gizliydi. Projeye, 2017'de EBA dahil edildi. Denetimsiz ders içerikleri de, sınıflara böyle sızdı.
BOŞ KOLTUĞA SORUŞTURMA
Teftişte Efkan Ala'nın kardeşi Atıf Ala, personel de Hüseyin Çelik'in atadığı Hamza Aydoğdu, hayat boyunda Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün kardeşi Nezir Gül, din öğretiminde Ensar Konferansçısı Nazif Yılmaz gibi isimlerin dokunulmaz koltukları var. 2019 Ağustos'unda Selçuk'un görevden aldığı Talim Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş ve EBA Bilgi İşlem Daire Başkanı Bilal Tırnakçı'nın EBA'ya katkısı küçümsenemez. Dokunulmazlar, kimin ne katkısı var çok iyi biliyor. İlginç olsa da, EBA Eğitim Yayınları ve İçerik Yönetimi Daire Başkanlığı ve EBA İletişim Daire Başkanlığı koltukları halen boş. Tartışmalı görüntülere soruşturma açılsa da, kime hesap sorulacak?
5 YILDIZLI OTELDE İHANET
Sayıştay'ın, “Etkili denetim yapmayarak,eğitimi zayıflatıyorlar” dediği Teftiş mi bu hesabı soracak? Teftişe de, teftiş gerekiyor. 2017 Sayıştay Raporu ise EBA'yı da kapsayan eğitim teknolojisiyle ilgili önemli ayrıntılar veriyor. Hazineden yeni projeler için ayrılan paranın, 11 milyon 82 bin TL'si Antalya'da ve yurtdışında 5 yıldızlı otellerde boşa harcanmış. Raporda, “Teknolojiden yararlanıp, herhangi bir yerde de görüş alışverişi yapabilirsiniz. Yapılan yasaya aykırı” gibi uyarılar sıralanıyor. Gelinen noktada uyarıların kar etmediği MEB'deki bu yapıyı veliler de, uzaktan eğitim eve gelince çok net gördü. Gerekirse, aç kalma pahasına veliler çocuklarını bu denetimsiz müfredattan korumak için özel okul arayışına girdi. Atatürkçü, laik, demokratik, akılcı, fırsat eşitliği sunan bir Türk Eğitim Sistemi’nin acil kurulabilmesi için öncelikle yeni neslin geleceğini yok eden MEB'deki virüsler dezenfekte edilmelidir.