Eğitimde her yıl yüzlerce idareci atanıyor, okullarımızda görev üstleniyor. Ehliyet ve liyakat kavramları son yılların en çok dile dolanan kavramları oldu. Yönetim ve kişisel gelişim alanındaki neredeyse bütün kaynaklar olumlu örnekler üzerinden konuyu işliyor.
Konu çok derin ve geniş ancak bu alanda emek vermiş, sınav hazırlıkları, kurslar düzenlemiş, yıllar süren projeler yürütmüş, teorinin yanında pratiği de tecrübe etmiş bir yönetici olarak, konuyu tersinden işleyerek, bugünlere de ışık tutacak bir katkı sunmak istiyorum. Umarım göreve yeni başlayan idarecilerimize katkısı olur. Kötü yönetici şunları yapar:
Kötü yönetici, çok sık toplantı yapar, toplantıları uzun sürer. Toplantılarda çok konuşur, az dinler, genellikle kendisi konuşur, tekrara düşer. Toplantıları sıkıcıdır, ayrıntıda kaybolur, katılımcılar not alacak başlıkları yakalayamaz. Toplantının amacı, zamanı, süresi iyi belirlenmemiştir.
Kötü yönetici, hiyerarşide alt birimdekilerin işini kendisi yapmaya çalışır, ekibine genellikle güvenmez. Sürekli tedirgindir, bu hali beraberindekilere önceleri panik, devamında duyarsızlık olarak yansır. Bu durum, ekiptekilerin inisiyatif almasını engeller, körelmeye, zaman ve enerji kaybına sebep olur. Koordinasyon yoktur, kargaşa ve belirsizlik vardır.
Kötü yönetici, çok çalışır, zamanı etkili kullanamaz. Herkes ona çok çalıştığını söyler, ancak ortada iş yoktur. Sığınacağı yegâne becerisi gece yarılarına kadar, hafta sonları dahil çalışmasıdır, tek sermayesi budur.
Kötü yöneticinin talimatları belirsiz, sürekli değişken ve çelişkilidir. Çoğu zaman talimatlarının arkasında durmaz, duramaz. Bir önceki talimatını çok kolay inkâr eder, sahiplenmez, hatırlatanı azarlar. En zor durumda kaldığı anlar bu anlardır. Kendi doğruları önemsizdir, üstlerin söyledikleri her zaman önce gelir.
Kötü yönetici, okulu sıkıcı hale getirir. Çalışanlarda heyecan yoktur, sıkıntı yüzlere yansımıştır. İşler yasak savma mantığı ile yapılır, işe geç gelme, erken gitme, mazeret bildirmeler çok olur. Çalışanlar bir süre sonra umudu keser ve tayin isteme, yer değiştirme arayışına girer.
Kötü yöneticinin masası kalabalık ve dağınıktır. Bürosu düzensizdir, aşırı güvensiz ve kontrolcüdür. Ekibinde olması gereken dosyaları odasında, elinin altında tutmayı sever. Yetki devrinden korkar. Ekibindeki yetenekli ve vizyoner yöneticilerden rahatsız olur, onları tehdit olarak algılar.
Kötü yönetici, okulu, kurumu içine kapatır. Kendinden önceki yönetici başarılı ve iz bırakan bir yönetici ise ondan bahsedilmesini istemez, bu durum işini biraz daha zora sokar. Bir müddet sonra kurumdaki vizyon kaybı herkes tarafından dile getirilmeye başlar.
Kötü yöneticiler dürüst görünmeye dikkat eden kişilerdir, ancak çoğu zaman gördükleri yanlışlıklara müdahale edecek gücü kendilerinde bulamazlar, bu riske girme şansları yoktur.
Kötü yönetici kolay yalan söyler, kimseyi kırmak istemez. Muhataplarına, “hayır” diyemez, ancak kolay kolay da iş bitirmez. İşleri genellikle zamana bırakır, muhatabın talebinden vazgeçmesini bekler.
Peki, iyi yönetici nasıl anlaşılır diye sorduğunuzu duyar gibiyim, iyi yönetici ise yukarıda sayılanları yapmaz. En belirgin özelliği muhataplarında heyecan uyandırmasıdır. İnsanlar onunla aynı ortamda bulunmak için sabırsızlanır. O zaten yönetici değil bir orkestra şefidir.
Talat YAVUZ
Memur Sen İstanbul İl Başkanı
yavuztlt@hotmail.com