İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) – Millî Eğitim Bakanlığı önemli bir Bakanlık, Türk milletinin geleceğiyle ilgili son derece önemli bir görev ifa eden bir bakanlık. Dolayısıyla, böyle bir Bakanlığın başında önce eğitim çalışanlarının, öğretmenlerin ve milletimizin güveneceği bir Bakan olması temel şart olarak görülmeli ama Sayın Millî Eğitim Bakanının bugüne kadar yapmış olduğu eş, dost kayırma çalışmalarının bu güveni yerle yeksan ettiğini ifade edebilirim.
Bu, şu demektir: Bir Millî Eğitim Bakanı, ülkede onca liyakat sahibi, kabiliyet sahibi insan varken, eğitim çalışanı, öğretmen varken eğer şoförünü önce özel kalemine alıp daha sonra şube müdürü yapıyorsa o Millî Eğitim Bakanının, şube müdürlüğünü kazanmış ama ataması yapılmayan yüzlerce şube müdürüne bunun hesabını vermesi lazım. Ben, Sayın Bakanın gece yastığa baş koyduğunda vallahi nasıl uyuduğunu merak ediyorum. Bu ne demektir ya! Sayın Bakan, biz sana nasıl güveneceğiz? Bir sürü şube müdürü var sınav kazanmış ama sen bu şoförünü şube müdürü yaptıktan sonra “76’ncı madde” diye bir maddeyi kullanıyorsun ve sınava girmemiş, sınavı kazanamamış insanları şube müdürü olarak atıyorsun. Bu sınavı neden açtın? Dolayısıyla, Millî Eğitim Bakanının bu nepotizmden, akraba, eş dost çevresini koruma hastalığından kurtulması lazım ama zor. Çünkü Sayın Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer ÖSYM Başkanlığında da aynı anlayışı sergiledi, yine oyun arkadaşlarını, avanesini çevresine topladı; şu anda da Millî Eğitim Bakanlığında aynı şeyi yapıyor.
Bakın, iki kız kardeşi -birisi Türk musiki sanatçısı, isim vermeyeyim, diğeri de kardeşi- alıyor, müşavir yapıyor ve başdanışman yapıyor. Sayın Bakan Yardımcım burada; Orhan Erdem burada. Ben Orhan Erdem’in yakınını, avanesini başdanışman yaptığını görmedim; Sayın Bakanım, ben mi yanlış hatırlıyorum? Yani iktidarın bizden önce buna bir ses yükseltmesi lazım; bu hastalıklı, marazlı eş dost koruma anlayışından iktidarın rahatsızlığını dile getirmesi lazım. Nasıl izah edeceğiz?
Yani bugünün anlayışından nasibini almamış Sayın Millî Eğitim Bakanının Hazreti Peygamber Efendimizin bu sözünden bir çıkarım yapması gerekirken bundan da bir çıkarım yapmadığını görüyoruz. “İşi ehline verin.” emrini de ayaklar altına alıyor yani AK PARTİ’nin dinî referansları zaman zaman gündeme getiren bir siyasi parti olduğunu biliyoruz. Ya, bu uygulamalar yüce İslam dininin, yüce dinimizin neresinde var ya, neresinde var? Sayın Bakan yaptıklarından utanmalıdır ama Sayın Bakanla birlikte bu yaşananlara göz yuman iktidar partisi de bu utancı taşımalıdır diyorum, saygılar sunuyorum