EK-4 te yer alan değerlendirme kriterlerinin tamamına yakını objektiflikten uzak olup disiplin amirinin kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Hal böyleyken personeli hiç tanımayan ilçe ve il değerlendirme komisyonları neye göre değerlendirme yaptığı tartışmalıdır. Ek-4 formu incelendiğinde değerlendirme kriterlerinin disiplin hükümleriyle örtüştüğü görülmektedir. Bu yüzden bu kriterlere tam puan verilmemesi hukuka aykırıdır… Hukuka aykırı işlemleri gerçekleştirilen amirlerinde hukuken sorumluluğu ortadadır.
Böyle bir haksızlığa uğrayan MEB personeli ne yapmalıdır? Öncelikle; personel Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde değerlendirme formunu talep etmelidir. Tam puan verilmeyen kriterlere yine bir dilekçe ile neden tam puan verilmediğini, tam puan verilmemesinin hangi somut belgeye dayandığını kurumlarından talep etmelidirler. Amirler değerlendirme formuna tam puan vermemelerinin gerekçesini somut bilgi ve belgeye dayandıramazsa iki durum ortaya çıkacaktır. Bunlar;
1- Olayın hukuki boyutu: İlgili memur adli yargıda manevi tazminat davası açabilir. Çünkü memurun haksız yere kişilik haklarına saldırıda bulunulmuştur. Örneğin; memurun/öğretmenin “Görevinde tarafsızlık ve eşitlik ilkesine bağlılığı” ile ilgili sütuna tam puan verilmemesi o memurun tarafsız olmadığı anlamına gelecektir ki tarafsız olmayan bir kişinin memurluk yapması mümkün değildir. Manevi tazminatın tutarının ne kadar olması gerektiği hususu memurun durumuna göre değişmektedir.
2- Disiplin boyutu: Bu tür hak ve hukuka riayet etmeden bu değerlendirmeleri yapan amirlere(?) 657 sayılı Kanunun 125'inci maddesinde yer alan disiplin cezalarından durumlarına uyanlar verilebilir.
Herhangi bir disiplin suçu işlemeyen ve disiplin soruşturması geçirmeyen bir memura tam puan verilmemesi, hak ve adalet duygularıyla bağdaşmayacağı gibi; hukuka saygılı, dürüst, çalışkan, fakat disiplin amirinin ruh ikizi gibi davranamayan memurun geleceğinin karartılmasından başka hiçbir amaca hizmet edemez. Dürüst ve çalışkan memurların geleceğini karartmak, aslında ülkemizin aydınlık geleceğini karartmakla eş anlamlıdır.
Kaldı ki, suç işleyen memur hakkında soruşturma açmak, amirler açısından seçimlik bir hak olmayıp, kanunun amir hükmüdür. Zira 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124. maddesinin ikinci fıkrası “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125 inci maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir” hükmü ile amirdir.
Maiyetindeki memur hakkında hiçbir disiplin soruşturması açılmadığı halde, bu memura tam puan vermeyen disiplin amiri; kendi yasal görevini ihmal etmenin belgesini kendi elleriyle hazırlamakta ve disiplin amirliği yetkisini maiyetindeki memura karşı suikast silahı olarak kullanmaktadır.
Oysa, amir objektif olmak ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre maiyetindeki memuru yetiştirmekle mükelleftir.
Sonuç olarak mağduriyete uğrayan memurlar/öğretmenler haklarını aradıkça amirler yeniden haksızlık yapmada daha dikkatli davranacaklardır. Bu yüzden hakkınızı aramanızı öneririz…
memurdavalari