Eğitim-Bir-Sen Şırnak Şube Başkanı Abdullah Çatı, sendikanın yöneticisine tepki göstererek, “Sendikacılığı sahada efor sarf etmek, eğitimcilere hizmet üretmekten ziyade iftira atmak, karalama kampanyası yapmak zanneden, gerçeklerle karşılaşınca da pişkinlik yapan bir sendikanın güya üst yöneticisi yine bir iftira peşine düşmüş. Şube müdürü bir üyemizin sendikal çalışma yapmasını sanki kanunen, ahlaken böyle bir şey mümkün değilmiş gibi servis etmiş. Şube müdürlerinin sendikalara üye ve yönetici olduğunu dolayısıyla sendikal çalışmada bulunmasının doğal bir hak olduğunu bilmiyorsan sen ne iş yapıyorsun, biliyorsan kimi kandırıyorsun” diye sordu.
“Sahada sendikacılık yapmak yerine il müdürünü arayıp sendikacılık yapanları şikâyet ederek, başkalarından medet umarak sendikacılığa leke sürmeyi bırakın” diyen Çatı, “Sendikacılıkta dikili bir ağacınız, bir kazanımınız, bir sorunu çözmüşlüğünüz, herhangi bir başarınız, farkındalık oluşturan bir faaliyetiniz yok. İlçe ilçe, köy köy eğitimcileri dinlemek yerine fildişi kulelerinizde insanlara iftira atarak gerçek yüzünüzü ortaya koymaktan başka bir şey yapamıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Ahkâm kesmekten, sorunları sıralamaktan başka bir şey yapamayanların, çözüm üretemeyenlerin, hiçbir kazanımın altında imzası olmayanların oyununa gelmeden, sendikacılığa yeni bir soluk getiren bir teşkilat olarak, elde ettikleri onlarca kazanıma yenilerini eklemeye, mevcut sorunlara çözüm bulmaya, daha iyi bir eğitim için çaba göstermeye devam edeceklerini vurgulayan Çatı, şunları söyledi:
“Bize çamur atmayı bırakın da siz de biraz kendinizi anlatın. Ne anlatacağınız konusunda biraz yardımcı olayım: 28 Şubat’ta kimden yana olduğunuzu, ‘Beşli çete’ ile ‘sokakları ısıtma’ ihalesini nasıl aldığınızı; Ulusal Birlik Hareketi Platformu’na nasıl ev sahipliği yaptığınızı ve milletin iradesine bir bildiriyle nasıl ayar vermeye çalıştığınızı; 15 Temmuz gecesi bazı genel başkanlarınızın ‘milleti sokağa çağıran yanlış yapıyor’ ifadesiyle kime hizmet etmeye çalıştığını; seçimlerinizin kimin gölgesinde geçtiğini, delege iradesinin ne kadar özgür olduğunu; güya buradan muhbirlik için gelen teşkilat yöneticinizin kaç sendikaya üye olduktan sonra niye sizde dikiş tutturduğunu, nelerinizin uyuştuğunu biliyoruz. Siz bize iftira atıyorsunuz, ben sizi kendinizle yüzleştireyim. Burada il başkanınız kendi oğlunu TYP üzerinden güvenlikçi olarak istihdam edebilmek için bazı yerlere baskı kurarak kendi resmî gelirini evrakta sahtecilik yaparak düşük gösterdi (belgesi mevcut, isterseniz muhbirlerinizle yollayabilirim). Şimdi soruyorum, “Gereğini mi yapacaksınız yoksa bu kara lekeyle mi yaşayacaksınız?”