"Biz, makamdan ve masadan değil, alın teri dökülen mekândan ve emekçilerin bulunduğu sahadan sendikacılık yapıyoruz." diyenlerin gökdelenlerindeki makamlarını da kasalarını doldurmak için masaya getirdikleri ucube tekliflerini de iyi biliyoruz...
"Kamu yönetiminde aslolan ehliyet ve liyakat, gerisi teferruattır.” diyenlerin iş kendilerine gelince herşeyi teferruat gördüklerini, bendense ehil ve layık değilse beceriksiz ve tipi kayık diyerek ehliyet ve liyakati nasıl paspasa çevirdikleri iyi biliyoruz...
"Yerimiz zirve, yönümüz ufuk, yolumuz yeni umutlardır." diyenlerin zirveye nasıl çıktıklarını, zirveye çıkmak için nelerden taviz verip vazgeçtiklerini, yola çıktıklarını yolda bulduklarına nasıl değiştiklerini ve ufukta yatan meylettikleri emelleri iyi biliyoruz...
"Bizi diri tutan itirazlarımız, muhalif damarımız, mücadele azmimizdir." diyenlerin itirazlarının makul ve makbul teklif, muhalif damarlarının koşulsuz kabul ve itaat, mücadele azimlerinin masa ve koltuk olduğunu iyi biliyoruz...
"Cüssemiz kadar yükümüz ve yükümlülüğümüz de büyüktür.” diyenlerin cüsselerinin büyüklüğünü haklı ve güçlü olmakla bir tuttuğunu, bahsettikleri cüsse ile kamuyu nasıl sendikal esaret altına aldıklarını ve bununla birlikte cüsse ve boyun kavakta da olduğunu iyi biliyoruz...
Siz de şunu iyi bilin ki; güçlü olan haklı değil, haklı olan güçlüdür. Cüssenizden aldığınız güç zehirlenmeye dönüşmüştür. Sayenizde bürokratik vesayet yerini cüssesinden güç bulan sendikal esarete bırakmıştır.
Mustafa Dağaşan
#MaarifSen Genel Başkanı